26 Aralık 2010 Pazar

4. Gün

Zaman, sevişirken bile şarkı söyleyen bir fahişeydi Bastet'in gözünde.
Zaman zaman bir arya, zaman zaman bir çığlık oluverirdi martılara özenilen, dolu dolu.
Bastet hiç bir zaman aynı şarkıyı birden fazla kez dinleyemezdi
Zaman Bastet'e hiç yabancılık çektirmezdi.
Doğumundan ölümüne kadar da böyle olacaktı, Bastet bunu iyi bilirdi...



--------



Günlerden bir çok gün Kayıp Zamanlar Ormanında dolaşmaya çıkardı Bastet
Gözleri bir Kayıp Zaman Keçisi arardı, her yerde.
Hangi dereden geçse, kenarları boylu boyunca tarar, dürbünüyle en ufak su çırpıntısını bile kaynağına kadar izlerdi.
Hangi çalılığı bıraksa ardında, içi huzursuzlanır batan dikenlere ve sevgili ısırgan otlarına aldırmadan geri dönüp o çalılığı talan ederdi.
Bulamadığı her gece göz yaşları hüzünle dolar, kırmızı pikabına bir George Benson plağı koyar, gözlerini yıldızlı gökyüzüne çevirirdi.
Yanağına süzülen damlaların onu dinçleştireceğine ve yeni sabaha daha taze başlatacağına inanır, hayaller kurarak uykuya dalardı.
Ne zaman bir guguk kuşu yanı başındaki ağaca konar da sevgilisine bir yuva oymaya başlarsa
O zaman uyanırdı Bastet, günün ilk ışıklarına inatla.

Bu hikayenin sonu bu zamana kadar hiç gelmedi...
Bastet bu zamana kadar hiç o gözlediği dereden bir avuç su içmedi.
Çalılardan bir tane bile yaban mersini koparıp yemedi.
Yıldızlara dokunamadı, gece boyu gözleri açık duramadı.
Ve guguk kuşu gelmeden önce hangi kasımpatı tomurcuklandı, açtı bilemedi.

Bu hikayenin sonu henüz gelmedi.
Çünkü Kayıp Zaman Keçisi kaçmayı bir türlü bırakmadı...


-4. Günün Sonu-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder